“Doğum Günü Bayrakları”
Kendime gelince ben kim oluyorum
Cevherim neyse nereden geliyor
Nereden nereye ne mi
Gençlik bir jest olarak kalacaksa neye yarar? Gençlik bir hazineyse, zaten salt jesti aşan bir yön taşıyacaktır. Öyleyse gençliği bir karakter olarak tanımlayan ve psikolojik olmaktan ziyade, toplumsal bir davranışlar bütünü (gestus) aramak gerekir. Ki şiir bakımından, bu tür bir davranışlar manzumesinin gelenek tarafından tayin edilmiş olması da gerekmez. Açıkçası, gencin cevherini bütünüyle gelenekte aramak beyhudedir. Gençlik tam da bizim “bugün” dediğimiz şeyde kendini açığa çıkarır. Gencin cevheri, yaşadığımız çağda ya da sürüp gitmeyen bir şimdidedir.
“Biz gençken böyle miydik?” diye düşünenler, “zamane genci” ya da “yeniyetme” diyerek yeni geleni küçümser. Öte yandan yeni gelenin, kendinden öncekine bakışı da genellikle patetik bir yön taşır. “Delikanlı bir çağanoz fabrikasında” sanır kendini. “Bana bak moruk” der. Oysa gün geçtikçe daha çok hayıflanır; “doğum günü bayrakları” yüreğini devirir. Delikanlılık ile ihtiyarlık arasındaki çatışma, kuşaklar boyu sürüp gider.
Bu ayrımı daha da belirtmek için, “gençlik çağı” ya da “ihtiyarlık çağı” deriz. Çağ, yalnızca hayatın evrelerini sınıflarken kullandığımız bir kelime değildir oysa. “Bir şeyin tam gelişme ve verim zamanı” anlamına da gelir. Bir cevheri varsa gençliğin, ondan çağıldayan bir şey de olmak gerekir.
Karagöz'ün Genci, Karagöz'ün tamamı değil; fakat en önemli yönlerinden birisidir. İlk sayımızdan bugüne genç yeteneğe verdiğimiz değeri ortaya koymak, emeğimizin, çabalarımızın karşılığını görmek, bir yerde kendi kendimizin dergi olarak sağlamasını yapmak için böyle bir sayıyla karşınıza çıkıyoruz.
İstikrarlı bir şekilde şiir ve yazılarına yer verdiğimiz Evren Kuçlu, Yavuz Altınışık, Oğuz Karakaş, Vural Kaya, Enes Özel, Berk İybar, Emre Öztürk, Cem Kurtuluş, Musab Kırca, İdris Ekinci, Berşan Durmuş ve Erman Akçay'ı belirli bir bütünlük içinde daha yakından tanımak, genç yeteneğin bugün içinde bulunduğu duruma dair doğrudan bir fikir de verecektir.
Karagöz'ün Genci başlığıyla sunduğumuz şairlerimizin şiirlerine ve yeteneklerine elbette güveniyoruz; fakat bizler hiç kimsenin hiç kimseye şiir bahsinde kefil olamayacağını da biliyoruz. Çünkü şiirde kefil olmaz. Şiirde herkes sadece kendi kendine kefil olabilir. Şiir işinde hiç kimse olacak'ı olmayacak, olmayacak'ı olacak kılamaz. Herkes bu meydanda bileğinin gücüyle, zekâsıyla, yüreğiyle, yeteneğiyle yerini alır.
Bu sayımızı genç bir şairin, Cahit Zarifoğlu’nun şiirleriyle açıyoruz. Onun bugüne değin kitaplarına, toplu şiirlerine girmemiş şiirlerini yayımlıyoruz. Zarifoğlu'nun bu ilk şiirleri, bize Türk şiirinin sunduğu manidar bir ödüldür. Bu şiirleri bulup çıkaran, yayımı için dergimizi tercih eden Selçuk Azmanoğlu'na teşekkür ederiz.
Bu sayıda genç şairlerimiz arasına yeni isimler katıldı. Abdullah Faruk Gönüllü, Rafet Arslan, Abdulkadir Akdemir, Biricik E. Doğan ve Cihat Duman şiirleriyle ilk defa Karagöz’de yer alıyorlar.
Her ne kadar sürç-lisân ettikse aff ola!
Bu seferlik de bu kadar…
Yahu Hacıcavcav etme sakın endişe
Severler güzeli gencüse
KARAGÖZ