Başta Gelen Başa Gelen
Biyos derlerse hayat logos derlerse akıl
Bunları sular seller gibi bilmeyi marifet sanma sakın
Marifet aklın ne kadarı hayatın dahilinde
Bunu bilmek
Yahut keşfetmek hayatın
Hangi kısmı dolduruş ne kadarı akıldır
Hasılı neye olursa olsun akıl yormak
Aklı takatten düşürmeye ister istemez varır
Hâlbuki insanların çoğu cehennemlik
Yani dinç akıllıdır
Of hay Hak!
Her hâli lâtîf, etvârı zarif, elfâzı tatlı bir yâr-i vefâkâr olsa, oldukça Türkçe ve İngilizce bilse, birazcık da tipografi ile şiirden anlasa, sohbete başlasak, o söylese tatlı tatlı ben dinlesem, ben de o güzele bir güzel mukabele etsem... Diyelim bu sefer de işimizi Mevlâm rasgetire!... Yâr bana bir eğlence meded!... Aman bana bir eğlence!...
Eylemez mi seyreden yârânı hayrân perdesi
Mûcid-i zıll-ı hayâlin ehl-i irfân perdesi
Ey Karagözüm uğurlar ola!
Sinsileri sansarlar boğa!
Akıl baştadır derler. Akıl başta gelir. Başta gelenin (akıl / logos) başa gelenle (hayat / bios) bir ilgisi vardır elbet. Başı ayağa, aklı vücüda rapt eden şey nedir öyleyse? Göz mü, gönül mü? Gönül ve dünya gözüyle bakmak ya da seyretmek mi? Gönle düşen; ama gözden kaçan şey ne? Temaşa dedik de acaba ne demek istedik? “Bir veçheyi görmüş olmak,” diyor Heidegger, “bilmektir.” Bir şeyi bilmek, anlamak, görmek için, o şeye dikkatlice bakmak gerekir. Nazar ile nazariye arasında bir ilgi olduğu muhakkak.
Bu sayıda teknoloji ve şiir arasındaki ilişkiyi araştırdık. Şiir bize göre, üzerinde çalışılan bir şeydir. Eserdir. Dolayısıyla şiir teknik bir iştir ya da tersinden söyleyecek olursak “o poetik bir şeydir.” Tekniğin özü ise bilmeye dayanır. “Teknoloji bunun neresinde?” diyerek bir şekilde günümüz şairinin, şiirin oluşum sürecinde, teknolojiyle eser (şiir) arasına koyduğu mesafeyi vurgulamak istedik. Serkan Işın, “âyinesi iştir kişinin” diyerek işin yordamından bahsetti. Klaus Peter Dencker, somut şiirden görsel şiire uzanan geleneği anlattı. Jean-Pierre Bobillot, teknoloji ile şiirsel tecrübe arasındaki ilişkiyi açıkladı. Yavuz Altınışık teknoloji şiir ilişkisini dil üzerinden okudu. Geof Huth ise kendi şiirsel tecrübesinden söz etti. Kitasono Katue manifestosuyla, Andrew Topel ise yazılmamış olanı taklit eden işleriyle bize katıldılar.
Bu sayının süprizi kuşkusuz İlhan Berk’le yaptığımız söyleşi. Yine Enis Akın’ın Türk Yazarlar Birliği tarafından Bursa’da düzenlenen “Şiirimizin Son Otuz Yılı” başlıklı panelde yaptığı konuşma Temaşa bölümümüzde yer alıyor.
Eh bizden bu seferlik bu kadar… Her ne kadar sürç-i lisân ettikse aff ola!
Vay aklı baştan gidene...
Vay hacıcavcav vay!
Seni gidi hergele...
KARAGÖZ