Kokteyl
Pipon yanıyorsa seni ölüm çeker
Gül yetiştirmiyorsan seni ölüm
Samanyolu jet iziyse seni ölüm
Rüya bir lağımın anıları olur
Onarılmış bir soda gün doğar kırmızı
Ölüm bana günde iki kere göz kaş eder
Gün doğarken ve gün batarken
Sonra bir fil hortumunu dolar bitkilere
Bir karpuz ikiye bölünür bir hasta evinde
Yenilmemek üzre için ile birlikte
Of hay Hak!
Gülmesi tatlı, etvârı nefis, elfâzı düzgün fenn-i şiir ü mûsikîye âşina bir fasîh-ül lisân yâr-i vefâkâr olsa, birazcık
Garip, birazcık Yeni bilse, ayakları dolaşmadan geliverse şu meydân-i pür-safâya, desem ona, “Ey nûr-i didem,
where have you been?” Başlasak sohbete hemen. O söylese ben dinlesem, ben söylesem o dinlese... Diyelim
Rabbim bizi nice senelere erdire!...
Yâr bana bir eğlence meded!... Aman bana bir eğlence meded!...
Söyler erbâb-ı fatânet dâstanı perdeden
Gösterir hikmet-şinâsâna cihânı perdeden
Ey Karagözüm eline sağlık!
Açgözlüleri bulsun kıtlık!
Mesele şiirden ister istemez uzaklaşıyor ortam denilince. Ama edebiyat / şiir ortamı dediğimiz şey bir mecra ise
eğer, onu ilkin şairin dimağında aramamız gerekiyor ya da en azından onun çevresinde. Şiir yazmadığımız zamanlarda
ne kadar şairiz o tartışılır. “Yazdığımız, yazabildiğimiz kadar şairiz,” deyip de geçemeyiyoruz. Ama yazmadığımız,
okumadığımız bir zaman zarfı içinde edebiyata, şiire dair o bütün olup biten, sanki bir çeşit posadan ibaret.
Edebiyat ortamı şairi hizaya sokamasa da ona o artıktan bir kokteyl sunuyor. Posanın da belli bir besin değeri var
elbet. Bütünüyle yararsız değil. Ama şiirimizi ayakta tutan şeyin ortam olduğunu söylemekte zorlanıyoruz.
Edebiyat ortamı, dergilerde çokça tartışılan bir konu. Biz özellikle onun şiirle olan bağlantısını şiir lehine yeniden
kuralım istedik. Konuyu, Serkan Işın, Osman Özbahçe, Yavuz Altınışık, Zeynep Arkan ve Evren Kuçlu ile birlikte
“Fasıl”da etraflıca ele aldık. Edebiyat ortamıyla ilgili olarak kafamızı kurcalayan soruları, Necmiye Alpay, Mustafa
Aydoğan, Cuma Duymaz, Enver Ercan, Cenk Gündoğdu, Ali Haydar Haksal, Necip Tosun ve Hayriye Ünal gibi
dergicilikle, editörlükle bağı olan isimlere yönelttik.
Bu sayımızın, bir başka güzel yanı ise İsmet Özel’in yeni şiirini yayımlıyor olmamız. “Temaşa”da son otuz yılın şiiri
üzerine yazdığı yazısıyla Murat Üstübal, hikâyeleriyle Murat Zelan ve Pelin Emel aramızda. Yavuz Altınışık ve
Aybiçe Doğanay sinema yazılarıyla “Ara Fasıl”a katıldılar. Samed Karagöz ve Erman Akçay “Kıraathane”de bizimle
buluştular.
Bu seferlik bu kadar… Her ne kadar sürç-i lisân ettikse aff ola!
Orta durma Hacıcavcav!
Ortada kuyu var yandan geç.
KARAGÖZ